Bilinmesi Gerekenler;Kolon Kanseri

Sindirim sisteminde ince bağırsaklardan sonra gelen yaklaşık 1,5 - 2 metre uzunluğundaki kısım kolon, yani kalın bağırsaktır; bunun son 15 cm.'lik bölümüne; rektum adı verilir.

 

Kalın bağırsak ya da kolon ve rektum kanserleri, özellikle gelişmiş batı ülkelerinin önemli bir sağlık sorunudur; A.B.D., Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya v.b. ülkelerde toplumda görülme sıklığı yüz binde 40-60 arasında değişmektedir. A.B.D.'de yılda yaklaşık olarak 150,000, Avrupa'da 170,000 tüm dünyada ise yaklaşık olarak yılda bir milyon yeni vaka görülmektedir. Yaşam süresi boyunca toplumda her 50 kişiden birinde kolorektal kanser oluşmaktadır. A.B.D.'de tüm yeni kanser vakaları içinde görülme sıklığı erkekte ve kadında % 11 oranı ile üçüncü sırayı almaktadır.

 

Sağlık bakanlığının 1998 verilerine göre kadında ikinci, erkekte ise üçüncü sırada sık rastlanan kanser tipidir. Yine sağlık bakanlığının 2003 yılında yatan hastalardan yaptığı istatistiğe göre kolon kanserleri Meme ve Akciğerden sonra üçüncü sıklıkta yer almıştır.

 

Buna karşın kolon kanseri;

 

1- Büyük oranda önlenebilir bir hastalıktır.

 

2- Erken dönemde yakalandığı takdirde tam şifa ile tedavi edilmesi mümkün bir hastalıktır.

 

RİSK FAKTÖRLERİ

 

Kolon kanserlerinin oluşumunda bilinen belli başlı risk faktörleri şunlardır:

 

50 yaş ve üstünde olmak,

Ailede kalın bağırsak kanseri bulunması,

Kişinin daha önce kalın bağırsak, meme, yumurtalık veya rahim kanseri geçirmiş olması,

Kolonda poliplerin varlığı,

Ülseratif kolit veya Crohn hastalığı gibi kronik iltihabi bir barsak hastalığının bulunması,

Çevresel faktörler: Hayvansal yağ ve kırmızı etin (özellikle sığır, domuz ve kuzu eti) sık tüketimi, lif (fiber)'den fakir gıdalarla beslenme, obezite, aşırı kalori alımı ve düşük fiziksel aktivite, aşırı sigara ve alkol tüketimi.

 

 

NEDENLERİ

 

Kolon kanserinin nedeni diğer tüm kanserler gibi kesin olarak bilinmemektedir. Yine tüm kanserler gibi oluşumunda etkili olan bazı çevresel ve genetik nedenler vardır.

 

Kalıtsal etkenler bu konuda büyük öneme sahiptir. Ailesinde kolon kanseri olan kişilerde kansere yakalanma ihtimali normalden daha yüksektir. Ayrıca daha önceden meme ve yumurtalık kanserini geçirmiş kişilerde ve ailelerinde kolon kanseri sıklığı daha fazladır. Gardner Sendromu ve Ailesel Polipozis hastalığı kalıtsal hastalıklardır ve sıklıkla kolon kanserine neden olmaktadır. Bunların dışında ülseratif kolit ve Crohn hastalığı da kolon kanseri ihtimalini arttırır.

 

Beslenme, kolon kanserinde önemli bir yere sahiptir. Özellikle Batı tipi, lif açısından fakir diyet kanser ihtimalini arttırır. Kolon kanserinin oluşmasında hayvansal yağların tüketiminin etkili olduğu araştırmalar sonucu saptanmıştır.

 

Ayrıca bazı kimyasal maddeler kanser nedenleri arasındadır. Sanayi işçilerinde, bazı fabrikalarda çalışanlarda kolon kanseri görülmesi kimyasal maddelerin etkisini ortaya koymaktadır.

 

BELİRTİLERİ

 

Kalın bağırsak kanseri bağırsak poliplerinin büyümeleri ve kanser içeren dokuya dönüşmeleri ile oluşuyor. Kolay belirti vermeyen ve yavaş büyüyen bir kanser türü olan kolon kanserinin geç ortaya çıkan belirtilerini şöyle sıralamak mümkün:

* Kabızlık

 

* İshal

 

* Barsak alışkanlığının değişmesi

 

* Karın Ağrısı

 

* Dışkıda kan

 

* Ağrılı dışkılama

 

* Yeterince dışkılayamama hissi

 

* Sebebi bilinmeyen ani kilo kaybı

 

* Demir eksikliği anemisi: Özellikle sağ kolon kanserleri gizli kanama ve anemiye yol açabiliyor.

 

Kolon kanserinin başlangıç evresinde karında dolgunluk hissi, hafif ağrı, iştah kaybı, kilo kaybı, çabuk yorulma ve ishal ortaya çıkar. Ayrıca kabızlık olabilir. Kullanılan ilaçlara rağmen kabızlık devam edebilir. Bu evrede barsak henüz daralmamıştır ve belirtiler bağırsak kanseri tanısı koymak için yeterli değildir. Fakat hastada bu tip şikayetlerin olması hastanın mutlaka incelenmesini gerektirir. Görüntüleme yöntemleri kalın bağırsaktaki herhangi bir anormalliği ortaya koyar. Böylece herhangi bir hastalık varsa erken tanı konmuş olur ve hastaların geleceği açısından çok önemlidir.

 

Başlangıç evresinde tespit edilmeyen kolon kanseri, ki sıklıkla ülkemizde bu evrede doktora başvurulmadığından saptanamaz, ilerler ve kalın barsak daralmaya başlar. Daralma ortaya çıkarsa bağırsaktan dışkı geçişi zorlaşır. Bağırsaktaki maddeler burada birikmeye başlar ve atılamaz. Barsak kokuşması ortaya çıkar. Barsak içeriği, bağırsağın kasılma sonucu ilerlemek ister fakat kanser kitlesi yüzünden bu işlem çok zordur. Bu yüzden hastada önce kabızlık daha sonra ağrı atakları başlar.

 

Daralmaya ilişkin belirtiler, kanser kalın bağırsağın sağ tarafında, dışkı daha sıvı halde olduğu için, sol taraf yerleşimli kanserlere göre daha geç ortaya çıkabilir.

 

Kolon kanseri tedavi edilmez ve daha da ilerlerse belirtiler ağırlaşır. Yorgunluk, kilo ve iştah kaybı belirginleşir. Kansızlık, kansızlık yerleşir. Hatta bağırsak tamamen kapanması sonucu barsak patlayarak bağırsak içeriği karın zarları içerisine atılabilir. Bu evrede tümörün çıkarılması genellikle çok zordur.

 

TANISI

 

Öncelikle hastanın doktora başvurması ve çok iyi bir fizik muayene yapılması gereklidir. Daha sonra sırasıyla aşağıdaki testler yapılır;

 

Dışkıda gizli kan incelenmesi. Son derece basit bir testtir, hastanın özel kartlar üzerine alacağı küçük miktarda dışkı örnekleri laboratuarda incelenir.

Radyolojik tetkikler (çift kontrastlı kolon grafisi, bilgisayarlı tomografi v.b.)

Laboratuar tetkikleri (tam kan sayımı, biyokimyasal tetkikler). Bunların arasında CEA (karsinoembriyonik antijen) tetkiki kalın bağırsak kanserlerinde kanda yükselebilen ve tanıya yardımcı olan testlerden birisidir.

Kesin tanı için endoskopik tetkikler (rektoskopi, sigmoidoskopi, kolonoskopi) ve biyopsi (görülen lezyondan parça alınması ve patolog tarafından incelenmesi).

 

 

 

 

TEDAVİSİ

 

Kolon kanserinin tedavisi cerrahidir. Tümörlü olan kısım cerrahi yöntemlerle çıkarılır. Daha sonra bağırsağın çıkarılan yerinin alt ve üst tarafı birbirine bağlanır. Eğer kanser anüse yakın bir yere yerleşmişse bu bölgenin kısa olması ameliyatın şeklini değiştirir. Bu ameliyatta anüs tümüyle çıkarılır ve kolon, karın duvarına bağlanır.

 

Operasyon materyalinin ayrıntılı patolojik değerlendirmesi ve lenf düğümlerine sıçrama olup olmadığının belirlenmesi ve hatta immünhistokimyasal olarak tümör hücrelerinde c-erbB-2 (HER-2 neu) pozitifliğinin olup olmaması hastanın bundan sonraki tedavi protokolünü belirlemektedir.

 

Bu parametrelere göre hastanın kemoterapi ve radyoterapiye ihtiyacı olabileceği belirlenir. Kemoterapi ve radyoterapi ile gözden kaçabilecek kanser hücrelerinin de yok edilmesi hedeflenmektedir.

 

KOLON KANSERİNDEN KORUNMA

 

Kolon kanserleri batı toplumlarında doğu toplumlarına göre daha sık görülmektedir. Bunun muhtemel en önemli sebebi doğu toplumlarında lifli gıda tüketiminin daha fazla olmasıdır.

 

Fazla lifli gıdalarla beslenme kolon kanserine karşı koruyucudur. İnsanlarda bol miktarda lifli besinlerin tercih edilmesi kolon kanseri görülme sıklığını azaltmaktadır. Çünkü bu maddeler, kanserojen maddelerin yoğunluğunu azaltmaktadır. Lifli gıdalardan başlıcaları; sebze, meyveler ve kuru baklagillerdir.

 

Ayrıca, sigara, kolon kanseri riskini arttıran etmenlerin başında geliyor. Bu açıdan riski azaltmak adına sigara içmemek gerekiyor.

 

Yağlı besinlerle kolon kanseri arasında doğrudan ilişki vardır. Yağ oranı az besinlerin tüketilmesi gerekir. Kırmızı et ve yağlı besinler kolon kanseri ihtimalini arttırmaktadır. Bu nedenle bu besinlerin az miktarlarda tüketilmesinde fayda vardır.

 

Ayrıca yeterince kalsiyum ve D vitamini almak önerilir. Ancak bunların yanı sıra ikincil korunma önlemi olarak tarama testleri ile erken tanının ayrı bir önemi vardır.

Bunun için, her iki cinste 50 yaşından başlamak üzere,

 

Her yıl dışkıda gizli kan tetkiki, 5 yılda bir rektal muayene ve rektosigmoidoskopi ya da,

Her 10 yılda bir rektal muayene ve tam kolonoskopi veya,

Her 5-10 yılda bir çift kontrastlı kolon grafisi ve rektal muayene önerilmektedir.

 

Ailesinde kolon kanseri olan bireylerde tarama testlerine daha erken yaşta başlanmalıdır.

 

Bunların dışında egzersiz yapmak, yeşil çay tüketmek bağırsak düzenini sağladığından dolayı koruyucudur. Yeşil çayda bulunan bir maddenin kanser gelişimini önlemede etkili olduğu belirtilmektedir.

 

Copyright © 2015 · Best Bilgisayar